‘İçeriden
tıkırtılar geliyor, kalk bak bey’ dedi. Keşke demez olaydı. Zaten uyumamak için
direnen bünye, bu sözle gaza geldi, uykuyla ilişkisini tamamen kesti. 21.
yüzyıldaydık ve halen bana bey diye hitap ediyordu karım. Millet bebeğim,
canım, bebiş, bebek vb. sözcüklere çoktan terfi etmişken. Tekrar ‘Kalk bak bey’
dedi. Bende hiç sevmediğim hanım kelimesini cümle içinde kullandım ve dedim ki:
Hanım yat, Faredir o fare! Bu sözden hiç etkilenmemiş olmalı ki ‘Bey içeriden
geliyor sesler’ diyerek benim yataktan kalkmama sebep oldu.
İçeri girmemle
şok olmam bir oldu. O ne! Karşımda sinemada gördüğüm, bildiğim karakterler
süper kahramanlar: Batman, Süperman ve Örümcek Adam. Gözlerimi ovuşturdum,
kendime bir cimcik attım yetmedi bir de tokat attım, hala inanamıyordum.
‘Merhaba Haluk’ dedi grubun basın sözcüsü gibi bir konuma bürünmüş Batman.
‘Merhaba da siz nerden çıktınız? Hem ben hanıma faredir içerideki dedim, şimdi
ne olacak. İnsan yanında bir de Mickey Mouse’ u getirir ayıp olmasın diye.
Karım sizi görünce ben ne diyecem lan!’ dedim karşımdakilerin bir an süper
kahraman olduğunu unutarak. ‘Hop birader sakin’ dedi grubun ayak işlerini
yaptığı her halinden belli olan Örümcek Adam. Birden Süperman karıştı lafa ‘Biz
buraya sana yardım etmeye geldik lavuk. Ee pardon Haluk’ dedi ve güldü.
‘Eyvallah Süperman çok kibarsın eksik olmayasın’ dedim kırılmış bir halde.
Ortam iyice
gerilmişti ki araya Batman girdi. ‘Obama bize bir görev verdi, kötü durumdaki
insanlara yardım etmemiz için. İlk görev yerimiz TÜRKİYE. Yardımı alacak şanslı
kişi de sensin’ dedi. ‘Ee boşuna desteklemedim ben Obama’yı. Yatak odasında ki
duvarda posteri asılı’ dedim. O sırada içeriden karım çıkageldi. ‘Bey
arkadaşların mı gelmiş’ dedi, bende başımla onayladım. Karım hoş geldiniz bile
demeden o lanet yatak odasına geri döndü. Ben sinirden küplere binmiştim. Tam
isyan edip bağıracakken ‘İşte biz de seni bu dertten kurtarmak için geldik’
dedi Batman Jokeri alt edebilmenin verdiği mutlulukla bana bakıp. ‘Gerçekten
mi? Bakın bu kadın şakaya gelmez. Amerika için İran’ın nükleer tehdidinden daha
büyük bir tehdittir bu kadın’ dedim. Bu laftan sonra üçünde de biraz tırsma
gördüm. Sonra ortamı yumuşatmak için ‘Gördüğünüz gibi beyler bir hoş geldiniz
bile demedi size. Onu dese bir şey içer misiniz, karnınız aç mı diye sormaz, odun
çünkü. Bir de arkadaşların mı gelmiş diyor. Lan böyle renkli, dar elbise giyen
arkadaş mı olur. Hayatında hiç mi sinemaya gitmez insan. Bunlar süper kahraman!
kahveci Ahmet’le, otlakçı Levent, yancı Hakan değil’ dedim. Süperman
sinirlenmiş olmalı ki ‘Erkekliğimizden şüphen olmasın, bizim de hoşumuza
gitmiyor, dar giyip gezmek ama süper kahramanlığın ilk kuralı bu. Yazın maruz
kaldığımız pişiğin haddi hesabı yok’ dedi. Birden ortama efkâr çöktü. Müslüm
Baba’dan birkaç bir şey çalsam eminim o an, Süperman kriptonitle kollarına
kesik atmaya çalışacak, Örümcek Adam Mary Jane’ in fotosuna bakıp ağlayacak,
Batman küçük yaşta kaybettiği anne ve babasının arkasından ağıtlar yakacaktı.
Ben ise direkt bir küçük açıp iyice efkârlanacaktım.
Biraz sonra
‘Beyler kusura bakmayın size ikram edeceğim sudan başka içeceğim yok, o da
musluk suyu’ anlayın beni der gibi baktım. ‘Olsun önemi yok’ dedi grubun içinde
ezildiği fazlasıyla belli olan Örümcek Adam. O an emin oldum ki Örümcek Adamla
fazladan 2 3 saat geçirsek kanka olabilirdik. O sırada efkârın üzerine bulut
gibi çöktüğü belli olan Süperman ‘Örümcek kalk aşağıdaki tekelden 2 tane büyük
rakı al. Özlemişim ne zamandır içmiyorum’. Sonra duraksayıp ‘Rakı-balık yapardık
lakin saat çok geç olmuş’ dedi yüzüme bakıp gülümseyerek. Örümcek Adam
homurdanarak pencereye gitti ve dışarı çıktı. Bende boş durmadım evde var olan
meze kalitesinde sayılabilecek birkaç bir şey hazırladım. ‘Ne zahmeti vardı’
dedi içtenlikle söylediği her halinden belli olan batman. Sadece gülümsemekle
yetindim. Mezeleri hazırlamam tam bitmiş ki, Örümcek elinde 2 büyük ve 1
küçükle çıkageldi.
Rakı sofrasına
oturduk, bir yandan içiyor efkârlanıyor bir yandan da benim meseleyi
tartışıyorduk. En sonunda beni bu kadından (çileden) kurtaracaklarını ama nasıl
yapacaklarını bilemediklerini söylediler. Güldüm. Kafam hafiften güzel olmuştu
ilk dubleden. ‘Kardeşim, siz ayırın bizi, bir şey olmaz’ dedim gülerek ve neden
güldüğümü hiç bilmeyerek.
‘Obama sana yeni ve güzel bir hayat
vaat ediyor Amerika da’ dedi gözleri hafiften kızarmış olan Batman. ‘Amerika
mı’ dedim ve sevinçten Rafet el Roman’ın Macera Dolu Amerika şarkısını söyledim
dakikalarca. Sonunda susmuşken ‘Nasıl bir hayatmış bu. Yoksa beni de mi süper
kahraman yapacaksınız. Haluk’un A’sını çıkar alsana HULK. Hulk öldü mü lan
yoksa’ dedim hem sevinçli hem de şaşırmış bir halde. ‘Yok, be Haluk’um ne
ölmesi’ dedi örümcek, aramızdaki kankalığın ilk adımları atılıyordu sanki. 2.
dubleyi bitirince kafam çok güzel oldu.(nedeni açlıktı) ‘İyi de ben ABD’de ne
iş yapacam’ dedim. Süperman ‘Bizde onu düşünüp duruyoruz. Senin aklında bir şey
var mı süper kahramanlığın dışında Haluk’ dedi. ‘Sanırım bir fikrim var’ dedim ve
Süperman’e dönüp ‘Senin üstünü değiştirdiğin telefon kulübelerinin tedarikçisi
olsam nasıl olur?’ Hepsi oldukça şaşırmıştı. Süperman, olur maiyetinde kafasını
salladı. Hepsi kabul etmişti, gözlerinden anlaşılıyordu. SİTK adlı şirketin
başına geçecektim, karar verilmişti artık.
Onlar içmeye devam
ederken ‘Beyler hepinizin cillop gibi manitası var. Benim durumum ne olacak. Hayatımda
ne bir Louis Lane, ne bir Mary Jane, ne de bir Rachel Dawes tanıdım.
Sizinkilerden sıkıldıysanız herhangi birini bana yollayın’ dedim. (Keşke
demeseydim.) ‘Saçmalamayı kes artık’ dedi batman oldukça kızgın bir şekilde.
‘Playstation yok mu? Bir PES atardık’ dedi ortamı yumuşatmak için Süperman. ‘Ne
Playstation’ı ne Pes’i. Fakirim olum evimde içilecek su bile yok!’ dedim ve
ortamın gerginlik seviyesini tavana yükselttim. Tam boğazıma yapışacakken
Batman, Örümcek onun kollarını tuttu ve sakin olmasını isteyen bir hareket
yaptı.
Gerginlik
yatışmışken, 2 büyük rakının da bittiğini fark ettim. Hatta 35’likde
yarılanmıştı. ‘Oha yavaş için olum bir şey olacak’ diyerek onlara verdiğim
değeri hissettirmeye çalıştım. 5 dakika içinde küçük şişe de bitince, Süperman
birkaç şişe daha aldırmak için Örümceke bakış atarken, Örümceki durdurdum ve
‘Bu kadar yeter. Bakın ben 2 duble içtim daha fazla zarar’ demeye kalmadan
başım dönmeye başladı ve koltuğa yığıldım. Bayılmadan önce görebildiğim
kadarıyla üçü de karnını tutuyor ve acı acı inliyorlardı.
Hastanede
uyandığımda önümdeki gazeteye göz attım. ‘ Kriptonit öldüremedi ama sahte rakı
öldürdü’ adlı haberi olanca hızımla okudum. Haberde dördümüzün de sahte rakıdan
zehirlendiğini, Süperman in öldüğü, Batman in komada olduğu, Örümcekle benim
durumumum iyi olduğu yazılıydı. Sonradan TV de haberlerden son dakika
gelişmesiyle Batman in de öldüğünü duyacaktım. Örümcek benimle birlikte hayatta
kalan şanslı kişi olmuştu. O da benim gibi 2 dublede kafayı bulmuştu.
Siz bunları
okurken; Amerika’ya hiç gidemediğimi, Örümcekle kanka olamadığımı anlattığım
anı kitabımın ismini vereceğim. ‘Süper Kahramanların Dostluğu’
O günden sonra
beni ne Obama ne de Örümcek arayıp sordu. Basının ilgi odağı oldum birkaç yıl
boyunca. Oradan kazandığım paralarla hiç de olmasa güzel bir hayat sürdüm.
Karımdan kurtulamadım, hatta sıkı sıkıya bağlandım. Hayat benim için limoni bir
tatta geçmeye başladı. Bir gün acı, bir gün tatlı… O geceyi unutmam pek mümkün
olmayacak. Süper kahramanların görev aşkına yapabilecekleri ve dostlukları. Ama
bir gerçek var ki istemesek de karşımıza çıkıyor.
Hiçbir kahraman
ölümsüz değildir…
H.TOLGA CENİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder